100 Yılın 100 Eseri
1957

Yerçekimli Karanfil

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.

Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.

Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.

Edip Cansever

1928-1986

Tam adı Ömer Edip Cansever olan şair, 1928’de
İstanbul’da doğar. Ömer adını ilk şiirleri ve ilk
şiir kitabı dışında hiç kullanmayan Cansever,
İstanbul’un Fatih ilçesinin Soğanağa semtinde
doğar. Annesi ve babası, Çankırı’nın Atkaracalar köyünde doğan Edip Cansever, Ortaokul
ve liseyi 1946 yılında İstanbul Erkek Lisesi’nde
tamamlar. İlk şiiri 1944’te “İstanbul” dergisinde
yayımlanan Cansever, “Yücel”, “Fikirler”, “Edebiyat Dünyası”, “Kaynak” dergilerinde çıkan ilk
gençlik şiirlerini “İkindi Üstü” başlıklı kitapta
toplar. Yüksek Ticaret Mektebi’ne kaydolan Cansever, aynı dönemde babasının Kapalıçarşı’daki
dükkânında çalışmaya başlar. 12 Nisan 1947’de,
aile dostları tarafından tanıştırıldığı Mefharet
Hanım’la evlenir.
Edip Cansever’in ikinci kitabı “Dirlik Düzenlik”
1951’de yayımlanır. Ancak onun kendi sesini
bulması 1957’de yayımlanan üçüncü kitabı “Yerçekimli Karanfil” ile mümkün olur.
Askerlik hizmetini 1950 yılında yedek subay olarak tamamlayan Cansever, askerlik dönüşünde
Kapalıçarşı’da babadan kalma dükkânda turistik
eşya ve halı ticareti yapmaya başlar. 1954’te
meydana gelen Kapalıçarşı yangınında dükkânının yanması üzerine Jak Salhoşvili ile ortak olan
Cansever, asma katlı bir başka dükkâna geçer.
Ortağı alım satım işlerini yönetirken Cansever,
tüm zamanını asma katta okuyup şiir yazmaya
ayırır. Edip Cansever, Kapalıçarşı’da otuz yılını
geçirir ve dokuz şiir kitabı yayımlanır. 1975
yılında Kapalıçarşı’daki antikacı dükkânını
satan ve ticari hayatını sonlandıran Cansever,
kış aylarını İstanbul’da, yaz aylarını da Akdeniz
sahillerinde geçirmeye başlar.
Edip Cansever çok az nesri istisna tutulursa hep
şiir yazar. “Yerçekimli Karanfil”den sonra kitapları “Umutsuzlar Parkı” (1958), “Petrol” (1959),
“Nerde Antigone” (1961) ve “Tragedyalar” (1964)
ile devam eder. “Çağrılmayan Yakup”la (1969)
siyaseti de poetikasına dâhil eden Cansever,
“Kirli Ağustos”tan (1970) sonra, “Sonrası Kalır”la
(1974) destansı boyutlara ulaşır. “Ben Ruhi Bey
Nasılım” (1976) ve “Sevda ile Sevgi” (1977) ise
yeniden bireysele döndüğü kitaplardır. “Şairin
Seyir Defteri” (1980), “Bezik Oynayan Kadınlar”
(1982), “İlkyaz Şikâyetçileri” (1984), “Oteller
Kenti” (1985) adlı kitaplar ise “içe kapanış”ında
derinleştiği şiirlerden oluşur.
Edip Cansever, “Yerçekimli Karanfil” ile 1958
Yeditepe Şiir Armağanı’na, “Ben Ruhi Bey Nasılım” ile 1977 TDK Şiir Ödülü’ne ve “Yeniden”
adlı toplu şiirleriyle Sedat Simavi Vakfı Edebiyat
Ödülü’ne layık görülür.
1986 yılında Bodrum’a yerleşir. Ancak Bodrum’a
geldikten sadece yirmi gün sonra bir beyin
kanaması geçirir ve İstanbul’a getirilir. 28 Mayıs
1986’da İstanbul’da vefat eden Edip Cansever, 30
Mayıs 1986’da Aşiyan Mezarlığı’na defnedilir.
Tomris Uyar, “Yerçekimli Karanfıl’de şiire
görüntü öğesi yerleşiyor. Cansever, ‘kuşa bin
türlü bakmasını bilen’ bir şair olduğu için soylu
görüntüler kazandırıyor şiire, dil üstüne kafa
yoruyor, genellikle kullandığı katı dörtlüklerden
sıyrılıyor, şiirlerine o şiirlerin getirdikleri biçimi
uyguluyor. Kitabın en önemli özelliği çoğullamalardan çıkan tat: ‘Derken karanfil elden ele’,
‘yaprağın daha bir yaprağa değdiği’, ‘hep birden
bir şey oluyoruz işte’. Giderek iyimser, güvenli
bir çağrıya dönüşüyor bu çoğullamalar. Bu arada
ilerideki Cansever’i haber veren iki mısra göze
çarpıyor,” der.