100 Yılın 100 Eseri

Alo, Harika Hanım, Nasılsınız?”

1999

Bağımlı olmaktan her zaman korkarım.
Bağımlılık bir süre mutlu eder. Sonra alışkanlık olur. Sonra baskıya dönüşür,
denetimi altına alır, zorlar.
İnsan hayatta bir yerlere gidiyor olmalı. Bir yerlere gitmeli ya da bir yerlerden gelmeli.
Babaannem, insan bir şeyi çok isterse mutlaka olur, derdi. Yeter ki insan içinden, içinin derinliklerinden istesinmiş.
Saatleri sevmem, bizi zamanla kısıtlar, zamanın tutsağı yapar.
Birbirleriyle çok iyi anlaştıklarını söyleyen insanlar, ayrılmak üzere olan insanlardır.
Her şey bir ayrıntıymış ve dünya bir ayrıntılar toplamıymış.
Haklı olmak, çoğu kez bir şeyi değiştirmiyor.
Hiçbir şeyi değiştirmiyor.
İstemek başka fiildir, düşünmek başka..
Çünkü durmadan konuşmak, bir yerden sonra ortada ne varsa onu sıradanlaştırır. İnsanları birbirinin gözünde basite indirger.
O kadar zaman oldu ki birileriyle konuşmayalı… Sürekli kendime konuştum.
İçimden. Kendi sesimi duymadan.
Kadınlar yalanı severler. Erkekler genellikle onlar üzülmesin diye yaparlar bunu. Kadınlar yalana inanmaya hazırdır, gerçeklerden rahatsız olurlar. Ben böyle düşünüyorum.
Kimilerini değiştirebiliyorsunuz, kimilerini asla! Değişen insan da güzeldir, değişmeyen de.
Bitti, bitirdim dediğimiz çok şey bitmemiş, bitirilmemiş de olabilir

Tarık Dursun K.

1931-2015

Tam adı Tarık Dursun Kakınç olan yazar, 26 Mayıs 1931’de İzmir’de doğar, ilkokulu İzmir ve Ankara’da okur. Ortaokulu 1950 yılında dışarıdan sınavlara girerek bitiren Tarık Dursun, bir süre gazete dağıtıcılığı, seyyar köftecilik, otobüs biletçiliği, muhasebe yardımcılığı ve memurluk gibi işlerde çalışır. Yazarlık hayatına 1949’da İzmir’de “Anadolu” gazetesinde yayımlanan sinema eleştirileriyle başlayan Tarık Dursun, sonra da sırasıyla “Yeni Gün”, “Ankara Ulus”, “Yeni İstanbul” ve “Vatan” gazetelerinde gündelik yazılar, “Pazar Postası” ve “Akis” dergilerinde sinema eleştirileri kaleme alır. Eleştirmen Ali Gevgilili ile birlikte aylık “Yeni Sinema” dergisini çıkartan Tarık Dursun, 1962 yılında “Aramıza Kan Girdi’’ adlı film ile yönetmenliğe başlar. “Korkusuz Kabadayı”, “Cehennem Arkadaşları” ve “Kelebekler Çift Uçar” filmlerinin yönetmenliğini üstlenir. Film sektöründe senarist ve reji asistanı olarak da çalışır. 1969 yılında “Kurul Kitabevi”ni açan, “Milliyet” gazetesinde kitap tanıtma yazıları kaleme alan Tarık Dursun aynı zaman “Milliyet Yayınları”nı da yönetir. 1973 yılında “Günümüzde Kitaplar” adlı bir dergi çıkarır, 1975 yılında “Koza Yayınları”nın kurucuları arasında yer alır. Edebiyata 1949 yılında şiirle başlayan, 1951 yılında Cengiz Tuncer ile “Devriâlem” isimli ortak bir şiir kitabı yayımlayan Tarık Dursun, daha sonra hikâye ve roman yazarlığına yönelir. Kardeşi Faruk Kakınç’la beraber girdiği bir yarışmada soyadlarının karışması neticesinde soyadını K. olarak değiştirir. Romanlarından biri olan “İnsan Kurdu”, “Kara Gün” adıyla Bilge Olgaç tarafından sinemaya aktarılır. 1985 yılında “Kurşun Ata Ata Biter” romanı da Ümit Elçi yönetmenliğinde seyircilerle buluşur. “Bağrı Yanık Ömer” ile “Güzel Zeynep”, “Denizin Kanı” ve “Alçaktan Uçan Güvercin” gibi pek çok eseri televizyon dizisi olarak uyarlanır. Tarık Dursun “Rızabey Aile Evi” (1957), “İnsan Kurdu” (1959), “Sabah Olmasın” (1967), “Denizin Kanı” (1968), “Kopuk Takımı” (1969), “Gün Döndü” (1974), “Hoşça Kal Küçük” (1979) (çocuk romanı), ”Kayabaşı Uygarlığının Yükselişi ve Birdenbire Çöküşü” (1980), “Alçaktan Uçan Güvercin” (1980), “Kurşun Ata Ata Biter” (1983), “İnsan Kurdu” (1983; ikinci versiyon), “İyi Geceler Dünya” (1986), “Bağışla Onları” (1989), “Ağaçlar Gibi Ayakta” (1990), “Bizimkisi Zor Zanaat” (1990), “Alo, Harika Hanım, Nasılsınız?” (1999), “Kutup” (2003), “Sessiz Çığlık (2012) ve “Son Yol – 68’lerin Gözyaşları” (2012) isimli romanlara imza atar. Yazarın bütün hikâyeleri 2009 yılında toplu olarak yayımlanır. İzmir’de Foça ve Karşıyaka’da yaşayan Tarık Dursun, 11 Ağustos 2015 günü akciğer yetmezliği sebebiyle vefat eder. Cenazesi Çiğli Mezarlığı’na defnedilir. Prof. Dr. Mitat Durmuş, Tarık Dursun’a dair şunları söyler: “Hikâyenin yanı sıra roman, masal, deneme, senaryo, anı ve gezi yazısı gibi pek çok türde eser veren yazar, edebiyat dünyasında daha çok hikâyeleri ile dikkat çeker. Toplumsal sorunlara değindiği hikâyelerinde zaman zaman ideolojik öğelere yer vermiş olmakla birlikte estetik değerlerden ve sanat kaygısından da uzaklaşmadığı görülür. 1950 kuşağının üretken yazarlarından birisi olan Tarık Dursun K., eserlerinde kent ve kasabaların ücra mahallelerinde yaşayan işçileri çeşitli boyutlarıyla ele alır ve sinematografik bir anlatımla şiir dilinin imkânlarından da yararlanarak konu edinir. Betimlemelerinde mekân-insan ilişkisini ruhsal çözümleme aracı olarak sıklıkla kullanan yazar, yalın ve sade bir dil kullanmasıyla da dikkati çeker.”