100 Yılın 100 Eseri

Ayetler

1936

DUA

Biz, kısık sesleriz… minareleri,

Sen, ezansız bırakma Allah’ım!

Ya çağır surda bal yapanlarını,

Ya kovansız bırakma Allah’ım!

Mahyasızdır minareler… göğü de,

Kehkeşansız bırakma Allah’ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allah’ım!

Bize güç ver… cihad meydanını,

Pehlivansız bırakma Allah’ım!

Kahraman bekleyen yığınlarını,

Kahramansız bırakma Allah’ım!

Bilelim hasma karşı koymasını,

Bizi cansız bırakma Allah’ım!

Yarının yollarında yılları da,

Ramazansız bırakma Allah’ım!

Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,

Ya çobansız bırakma Allah’ım!

Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;

Ve vatansız bırakma Allah’ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allah’ım

Arif Nihat Asya

1904-1975

Asıl adı Mehmed Arif olan Arif Nihat Asya, 7 Şubat 1904’te İstanbul’un Çatalca ilçesinin İnceğiz köyünde doğar. Babası Zîver Efendi aslen Tokatlı, annesi Zehra Hanım ise Tırnovalıdır. Henüz yedi günlükken babasını kaybetmesi ve annesinin de başka biriyle evlenmesi üzerine Arif Nihat çocukluğunu akrabalarının yanında geçirmek zorunda kalır. Balkan Savaşı sonunda İstanbul’a gelen Arif Nihat, ilk tahsilini Kocamustafapaşa ve Haseki mahalle mekteplerinde tamamladıktan sonra Gülşen-i Maârif Rüşdiyesi’ne girer. Buradan Bolu Sultânîsi’ne, oradan da Kastamonu Sultânîsi’ne geçen Arif Nihat, lise yıllarında Kastamonu’nun İstiklâl Savaşı’nı destekleyen heyecan dolu havasını yaşar. Bir süre sonra İstanbul Dârülmuallimîn-i Âliyesi’ne giren Asya, bir yandan da İstanbul Postahanesi’yle Anadolu Ajansı’nda çalışır. 1928’de okulun edebiyat bölümünü bitiren ve öğretmen olarak Adana’ya tayin edilen Asya, Adana Lisesi ile kız ve erkek öğretmen okullarında on dört yıl edebiyat öğretmenliği ve idarecilik yapar. Arif Nihat, 1933 yılından itibaren Üsküdar Mevlevîhânesi’nin son şeyhi Ahmed Remzi Dede (Akyürek) ile sıkı bir münasebet kurar ve onun teşvikleriyle Mevlevî kültürünü yakından tanır. 1950-1954 yılları arasında Adana milletvekili olan, 1954’te tekrar öğretmenliğe dönen Arif Nihat, 1959-1961 yıllarında Kıbrıs’ta çalışır ve 1962’de emekli olur. Tam adı Mehmet Arif Nihat Asya olan şair, “Arif Nihat Asya” imzasını ilk defa 1936’da yayımladığı “Âyetler” kitabında kullanır. Arif Nihat Asya, mensur şiire yönelmesinin sebebini bir söyleşide, “‘Bu memlekette ne yapılmamıştır?’ diye düşünmeye başladım. Baktım ki, nesir şiir, bazı üstatlara rağmen, hemen hemen yapılmamış durumdadır ve ‘Âyetler’ adlı kitabım bu kararın neticesidir,” diye anlatır. Asya, “Âyetler” kitabının adını üçüncü baskıda değiştirerek “Kanatlarını Arayanlar” ismiyle ve içerisinde yaptığı ekleme ve çıkarmalarla yeniden baskıya alır. Bu kitapta da değişime giden Asya, Âyetler kitabındaki sekiz mensur şiiri unutulmaya terk eder. Sanatçı yıllar sonra söz konusu söyleşide bu kitabın adının halk tarafından “Kur’an âyetleri” olarak algılandığı gerekçesiyle değiştirildiğini açıklar. Arif Nihat Asya, 5 Ocak 1975’te Ankara’da vefat eder ve Karşıyaka Mezarlığı’na defnedilir. Ahmet Hamdi Tanpınar, Asya’nın “Âyetler” kitabından büyük bir övgüyle söz eder ve “Mensur şiirleri ihtiva eden bu küçük kitap, bizde ‘halis sanat’ (art pur) sahasında yapılan ilk teşebbüstür. Hiçbir gaye gütmeksizin, yalnız gergin bir şuurun bir nevi oyununu temsil eden bu minicik kitap, sanat için sanat tezini ‘empresyonizm’ tezine yaklaştıran bir muvaffakiyettir,” der. Prof. Dr. Necat Birinci, İslam Ansiklopedisi’ndeki ilgili maddede şu tespitte bulunur: “Onun şiirinde halk ve divan edebiyatı nazım şekilleri yanında modern edebiyatın nazım şekilleri de yer almıştır. En çok kullandığı nazım şekli ise rubaidir. İşlemiş olduğu başlıca temalar arasında kahramanlık ve tarih duygusu, din, aşk, tabiat ve memleket güzellikleri önde gelmektedir. Şiirleri arasında, ebced hesabıyla tarih düşürdüğü manzumeler de önemli bir yer tutar. Arif Nihat’ın millî değer ve şahsiyetleri konu alan şiirleriyle dinî iman ve heyecanı işleyen şiirleri, 1950’den sonra yetişen yeni nesillerde tarih şuurunun ve dinî duyguların uyanmasında ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır.”