100 Yılın 100 Eseri

Ben Sana Mecburum

1963

BEN SANA MECBURUM
ben sana mecburum bilemezsin
adını mıh gibi aklımda tutuyorum
büyüdükçe büyüyor gözlerin
ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum
ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
bu şehir o eski İstanbul mudur?
karanlıkta bulutlar parçalanıyor
sokak lambaları birden yanıyor
kaldırımlarda yağmur kokusu
ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasından
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Atilla İlhan

1925-2005

15 Haziran 1925’te Menemen’de doğan Attila Hamdi İlhan’ın çocukluğu ve ilk gençliği, savcı olan babasının görevleri dolayısıyla farklı yerler – de geçer. İzmir Atatürk Lisesi’nin birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nâzım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat’ında 16 yaşındayken tutuklanır ve okuldan uzaklaştırılır. Üç hafta gözaltında, iki ay hapiste kalan Atti – la İlhan, kendisine Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince eğitim hayatına ara vermek zorunda kalır. Okuma hak – kını 1944 yılında Danıştay kararıyla tekrar ka – zanır ve İstanbul Işık Lisesi’ne yazılır. Lise son sınıftayken amcasının CHP Şiir Armağanı’na kendisinden habersiz gönderdiği “Cebbaroğlu Mehemmed” şiiriyle ikincilik ödülünü kazanır. (O sene Cahit Sıtkı Tarancı “Otuz Beş Yaş” adlı şiiriyle birinci, Fazıl Hüsnü Dağlarca “Çakırın Destanı” adlı eseriyle üçüncü olur.) İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydolan Attila İlhan, 1948’de ilk şiir kitabı “Duvar”ı kendi imkânlarıyla yayımlar. 1949 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nâzım Hikmet’i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris’e gider. Üniversite son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bırakan Attila İlhan, 1953’te sinema yazıları kaleme almaya başlar. 1957’de gittiği Erzincan’da askerliğini yaptıktan sonra tekrar İstanbul’a dönen Attila İlhan, sine – ma çalışmalarına ağırlık vererek Ali Kaptanoğlu imzasıyla ondan fazla senaryo yazar. Babası ölünce İzmir’e yerleşen Attila İlhan, bu sürede Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yapar. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak “Yasak Sevişmek” ve “Aynanın İçindekiler” serisinden “Bıçağın Ucu” yayımlanır. 1973’te Bilgi Yayınevi’nin danışmanlığını üstlenerek Ankara’ya taşınır İlhan. “Sırtlan Payı” ve “Yaraya Tuz Basmak”ı Ankara’da yazar. 1981’e kadar Ankara’da kalan yazar, “Fena Hâlde Leman” adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşir. Çeşitli yayınevlerinde ve gazetelerde çalışır. Senaryo yazmaya geri dönen İlhan, TRT için “Sekiz Sütuna Manşet”, “Kartallar Yüksek Uçar” ve “Yarın Artık Bugündür” gibi dizilere imza atar. Attila İlhan, 10 Ekim 2005 tarihinde gece saat 23:00’de İstanbul Kanlıca’daki evinde vefat eder. Aşiyan Mezarlığı’na defnedilir. 2003 Sertel Demokrasi Ödülü’ne layık görülen İlhan, 1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü’nü “Tu – tuklunun Günlüğü” ve 1974 Yunus Nadi Roman Armağanı’nı “Sırtlan Payı” ile kazanır. Prof. Dr. Yakup Çelik, “Attila İlhan, ‘Ben Sana Mecburum’un ‘Cehennem Dairesi’ bölümüyle başlayan, divan şiiri kaynaklarından nazım şekli ve ses açısından yararlanma işini son şiir kitabı ‘Kimi Sevsem Sensin’e dek sürdürür,” der. Prof. Dr. Abdullah Uçman, Attila İlhan’ın, divan şiirinin özellikle bir ahenk unsuru olarak ses ve mazmun zenginliğinden yararlanıp kaleme aldığı şiirlerde gazel, şarkı ve müstezat gibi nazım şekillerinden ve onların kafiye düzenin – den faydalandığına dikkati çeker. “Divan şiiriyle benzerlik sadece beyit çerçevesindedir. Divan ve halk şiiri etkisi taşıyan şiirlerinde ulusal bir birleşim gerçekleştirmek amacındadır,” tespitin – de bulunur. Prof. Dr. Mehmet Kaplan, “Fikirleriyle toplumsal gerçekçi olmasına rağmen belki mizacının tesi – riyle, tamamen romantik eserler yazmıştır. Fakat onun romantizmi yeni bir romantizmdir. Şairi ille muayyen bir akıma bağlamamak için herke – sin görebileceği stilistik ve psikolojik vakaları ortaya koymayı daha faydalı buluyorum. Attila İlhan’ın şiirlerinde kendi ‘Ben’i çok mühim bir yer tutar,” der. Ahmet Kabaklı ise şöyle der: “Attila İlhan, top – lumcu-mücadeleci görüşlerle duygulu bir roman – tizmi şiirinde kaynaştırmak istemiştir. Mizacı ve fikirleri arasındaki çelişmeyi bir sentezle gidermeye çalışır. Şiirinin ilkeleri şunlardır: Nes – nel şartlara aykırı düşmeyen öznel bir bileşim yapabilmek. Toplumdan ve doktrinden aldığını derinlemesine bir iç sanatı hâline getirebilmek.”