100 Yılın 100 Eseri

Bir Düğün Gecesi

1979

İnsan kendinden hiç umudu kesmemeli, hiç.

Hayatta piştiği gibi kitapta da pişmeli insan

Güven bir kez gitti mi, kolay kolay geri gelmez, biliyor musun?

Acı senin yanına hiç uğramayacak sanki. Sanki hep öyle dimdik ayakta durabileceksin!.. En güçlü görünen en kötü dayanır.

Hep diye bir şey zaten yok. O zaman nasıl oluyor da Hep’in peşindesin… Sürekli olarak o bütün sevginin, o bütün insanın peşindesin ha?

Neyse ki yaram hep usul usul kanıyor. Beni o ısıtıyor.

Dünyanın nerdeyse bizim dünyamız kadarcık olduğuna inanıyoruz. Oysa dünya ne geniş!

Zaman, sen ne büyük öğretmensin, ah saygıdeğer zaman, sen ne büyük bir bilgesin!

Gaddar bir bilgesin ama. Acımasız

Adalet Ağaoğlu

1929-2020

Adalet Ağaoğlu, 1929 yılında Ankara’nın Nallıhan ilçesinde dünyaya gelir. Annesi 93 Harbi’nde (1878) Saraybosna’dan zorunlu olarak İstanbul’a göç etmiş varlıklı Boşnak bir aileye mensup olan Emine İsmet Sümer, babası tüccar Mustafa Sümer’dir. Nüfus cüzdanında yazılı asıl adı Fatma İnayet olan ve bunu on bir yaşına kadar bilmeyen yazar, daha sonra, üniversite ikinci sınıftayken, adını mahkeme kararıyla Adalet olarak değiştirir. İlköğrenimini Nallıhan’da tamamladıktan sonra, 1938 yılında ailesi ile birlikte Ankara’ya yerleşir ve Ankara Kız Lisesi’ni bitirir. 1950 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan Ağaoğlu, yazmaya lise yıllarında başlar. Yazarlığa 1946 yılında Ulus gazetesinde tiyatro eleştirileri yayımlayarak başlayan Ağaoğlu’nun 1948-1950 yılları arasında Kaynak Dergisi’nde şiirleri yayımlanır. 1951 yılında başladığı TRT Ankara Radyosu’ndaki görevini, istifa ettiği 1970 yılına kadar dramaturg, radyo tiyatrosu müdürü, program uzmanı ve daire başkanı olarak sürdüren Ağaoğlu, göreve başladığı yıl ilk radyo oyunu olan “Aşk Şarkısı”nı yazar. Radyo’da çalışırken, tiyatro oyuncusu ve yönetmen dört arkadaşı (Kartal Tibet, Üner İlsever, Çetin Köroğlu ve Nur Sabuncu) ile birlikte Ankara’nın ilk özel tiyatrosu olan “Meydan Sahnesi”ni kurar. Ağaoğlu’nun, 1953 yılında Sevim Uzungören ile birlikte kaleme aldığı “Bir Piyes Yazalım” adlı tiyatro oyunu aynı yıl Ankara’da sahnelenir. 1954’te mühendis Halim Ağaoğlu (1927-2018) ile evlenen Adalet Sümer, Adalet Ağaoğlu olur. 1970’li yıllardan itibaren öykü ve roman yazarlığına odaklanan Ağaoğlu’nun ilk romanı “Ölmeye Yatmak” 1973’te yayımlanır. Çok ses getiren bu roman, “Bir Düğün Gecesi” (1979) ve “Hayır” (1989) romanlarıyla bir üçleme oluşturur. İkinci romanı “Fikrimin İnce Gülü” okurla 1976’da buluşur. Eserleri Almanca, İngilizce, Slovakça, Bulgarca ve Hollandacaya çevrilen Ağaoğlu’nun “Yaşamak” adlı oyunu Fransız ve Alman radyolarında yayımlanır. Tunç Okan, yazarın “Fikrimin İnce Gülü” adlı romanını “Sarı Mercedes” adıyla sinemaya uyarlar. Adalet Ağaoğlu, 1974’te TDK Tiyatro Ödülü’ne, 1975’te “Yüksek Gerilim” ile Sait Faik Hikâye Armağanı’na, 1979’da “Bir Düğün Gecesi” ile Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’ne, 1980’de Orhan Kemal Roman Armağanı’na ve Madaralı Roman Ödülü’ne, 1991’de “Çok Uzak Fazla Yakın” ile Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü’ne, 1992’de “Ruh Üşümesi” ile Lebon Kültür Merkezi Edebiyat Ödülü’ne, 1995’te Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne, 1997’de “Romantik Bir Viyana Yazı” ile Aydın Doğan Roman Ödülü’ne ve 2018’de Erdal Öz Edebiyat Ödülü’ne layık görülür. 1996 yılında geçirdiği bir kaza sonucu ağır yaralanan ve uzun yıllar tedavi gören Ağaoğlu, Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kurucu üyesi ve Edebiyatçılar Derneği’nin onur kurulu üyesiydi. 14 Temmuz 2020 tarihinde çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybeden Ağaoğlu, Kocatepe Camii’ndeki cenaze namazından sonra Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi. Berna Moran, “Bir Düğün Gecesi” hakkında, “Roman, bir kişinin değil birçok kişinin kısa ya da uzun süren iç konuşmalarından oluşuyor. Adalet Ağaoğlu, düğün salonunu bir sahne gibi kullanarak iç konuşma tekniğini tiyatro tekniğiyle birleştirmiş. Bir an için ‘Bir Düğün Gecesi’ni roman olarak değil de tiyatro olarak düşünürsek kurgu ve tekniği daha kolay kavrarız. Yapılması gereken şey çok basit. Romandaki kişilerin peş peşe gelen iç konuşmalarını sahnedeki aktörlerin sesli olarak kendi kendilerine yaptıkları konuşmalara çevirmek yeterli,” der. Cemil Meriç ise, “Nefis bir roman ‘Düğün Gecesi’. (…) Tahliller şahane, üslup yapmacıksız ve çıplak. Bir yaratıcı üslubu. (…) ‘Düğün Gecesi’ni okurken Satyricon’u hatırlıyorum. Adalet Ağaoğlu da çağdaş bir Petronius ama daha nezih, daha usta,” der.