100 Yılın 100 Eseri

Deli Filozof

1964

Hayat ne acayip bir şeydir! Bazen haftalar, aylar âtıl geçer, bazen de böyle yarım
saatin, birkaç dakikanın içinde neler olur? Şu geçirdiğimiz kısacık zamanın içine sığan vakaları düşünüyor musunuz? Hayli müddetten beri bizi üzen müşkül muamma kendi kendine halloluverdi. Her müşkülün bir zamanı vardır, onu beklemeli! Kafan yemek tenceresi değil ki içini kalaylayıp da o kokmuş beyninin taaffününden kurtaralım… Aşk, yaratıcı hilkat sırrının birinci vasıtasıdır.

Şu koca damların altında ne idare ve siyaset dalavereleri döndü. Kendilerini Türkiye’nin ebedi hâkimi mutlakları zanneden ne mağrur kafalar, eblehçe görüş ve kararlarıyla memleketin mahvına yürüdüler! Ne doymaz hırslar, gayri mesul resmi hırsızlar buralardan kasa doldurdular!

Sevda, izzetinefis, saadet, istikbal… Hepsi ayaklar altında.

Her kimin babası, kocası, evladı filozof ise Rabb’im imdat eylesin!

Gramofonda alafrangası, alaturkası her türlüsü vardır. Çiftetellisi, yalellisi, kaymaklısı şekerlisi… Her ne kadar uslu oturayım desen insanın göbeği vallahi kendi kendine oynuyor…

Felsefe bile kadından korkar.

Yüksek bir gönül, sevilmediğini hissedince arsızlanamaz, hemen incinip çekilir. Istırabı çok şiddetliyse, bunu kendi nefsinde söndürmek için lâzım olan fiile atılır. Sizi sevmeyen tarafı rahatsız etmek medeni bir insan için ahlak düşkünlüğüdür.

-Karıyı boşamak kolay, fakat bu yarayı kapamak? -Bu zamanın işidir. -Zamanın şifası her yürek için değildir. Bu yara ile bütün ömürlerince malûl kalanlar vardır.

Hüseyin Rahmi Gürpınar

1864-1944

Hüseyin Rahmi Gürpınar, 17 Ağustos 1864 tarihinde İstanbul’da doğar. Hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa’nın oğlu olan Hüseyin Rahmi, üç yaşında iken annesinin ölümü üzerine Girit’te bulunan babasının yanına gönderilir. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve İdâdîsi’nde okuyan Hüseyin Rahmi, tarihçi Abdurrahman Şeref Bey’in himayesiyle Mekteb-i Mülkiye’ye girer. Okulun ikinci sınıfında iken ciddi bir hastalık geçiren Hüseyin Rahmi, buradaki öğrenimini yarıda bırakır. Kısa bir süre, Adliye Nezareti Ceza Kalemi’nde memur, Ticaret Mahkemesi’nde Âza Mülâzımı olarak çalışan Hüseyin Rahmi, hayatını kalemiyle kazanmaya çalışır. Hüseyin Rahmi, küçük yaşlarda yazmaya başlar. On iki yaşındayken rüşdiyede öğrenciyken yazdığı ilk romanı “Gülbahar Hanım” adlı piyesi Aksaray yangınında kaybolur. Yayımlanan ilk eseri 1884’te “Cerîde-i Havâdis” sütunlarında yer alan “Bir Genç Kızın Avaze-i Şikâyeti”dir. Hüseyin Rahmi’nin ilk romanı “Şık”, “Tercümân-ı Hakîkat” gazetesinde tefrika edilir. Eseri çok beğenen Ahmet Mithat Efendi, Hüseyin Rahmi’yi “veled-i manevi” edindiğini gazetesinde ilan eder. II. Abdülhamit, II. Meşrutiyet, Mütareke ve Cumhuriyet dönemlerinde eser veren Hüseyin Rahmi, “toplumsal fayda” amacını taşımıştır. “Ben her eserimde kârîlerimi, avâmî şathiyat arasında yüksek bir felsefeye doğru çekmeye uğraştım,” diyen Hüseyin Rahmi, yazdığı dönemde çok okunan, popüler bir yazardır. Bu durumu, “Ne eskilere ne yenilere benzemeyen kendime has, açık, sade bir üslubum vardır. Muvaffakiyetimi temin eden de işte bu süssüz, şaşaasız ifademdir,” sözleriyle açıklar. Pek çok gazete ve dergide yazan Hüseyin Rahmi, milletvekilliği de yapar. 1887’de Tercümân-ı Hakîkat” gazetesinde yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi, ardından “İkdam” ve “Sabah” gazetelerinde mütercim ve muharrir olarak çalışır. II. Meşrutiyet döneminde 37 sayı süren “Boşboğaz ile Güllâbi” adlı bir mizah gazetesi çıkartan Hüseyin Rahmi’nin İbrahim Hilmi Bey ile birlikte çıkardığı “Millet” gazetesi de uzun ömürlü olmaz. 1925-1927 yılları arasında yayımlanan “Türk Kadın Yolu” adlı derginin yazarları arasındadır. Sonraki çalışmalarını “İkdam”, “Söz”, “Zaman”, “Vakit”, “Son Posta”, “Milliyet” ve “Cumhuriyet” gazetelerinde neşreder. “Deli Filozof”, “Vakit” gazetesinde tefrika edilmeden önce Hüseyin Rahmi, Refik Ahmet Sevengil’e yazdığı mektupta, bu yeni eserinden şu sözlerle bahseder: “Şimdi ‘Deli Filozof’ namında bir roman yazıyorum. Filozof, her şeye karşı muhaliftir, her yerde doğruyu söyler, ya kovulur ya dayak yer fakat fikirleri eksantriktir, romanda pek şık sahifeler vardır… Ah, insanların gözlerini karartan hırs ve tamah… ‘Deli Filozof’, tam zamanında yazılan bir eserdir. Ona hemen hepsini söyleteceğim.” Ömrünün son otuz bir yılını geçirdiği Heybeliada’daki köşkünde 8 Mart 1944 tarihinde hayatını kaybeder ve oradaki Abbas Paşa Mezarlığı’na defnedilir. Selim İleri, “Şık’ın bir üst başlığı var: Âyine. Yine kimi eleştirmenler Âyine’yi, Şık’la sınırlı ikinci ad, başlık sanmışlar. Oysa on sekiz yaşındaki Hüseyin Rahmi, daha o zamandan, bütün eserleri için bu üst başlığı seçmiş. Gerçi sonra Âyine üzerinde pek durmamış romancı ama yola çıkarken geniş bir roman coğrafyası düşünmüş olduğu çok açık.” der. Refik Ahmet Sevengil ise, “Halk için yazan yazar, konularını ve tiplerini halkın yaşayışından, duygusundan, düşüncesinden, konuşuşundan aldı. Üstadın romanlarını okurken, bu kitaplardaki kahramanları bir bir tanır gibi olurum. Onlar, yazarın muhayyilesinin yarattığı tiplerdir ama bu hayal âleminin yaratıkları, sokakta dolaşan, vapura, tramvaya, trene binen, sizinle konuşan, benim yanımda oturan gerçek insanlardan hiç de başka türlü değillerdir,” der.