100 Yılın 100 Eseri

Her Gece Bodrum

1976

Acı öylece gelir, sessizce, usul usul, mesina gibi kanatır insanı, çünkü acı bir sevgidir yalnızca, ölüm döşeğine uzanılmışçasına çekilir.

Bu geceye kadar gelmezsin sanmıştım bir fısıltı gibiydin sen bir gölgenin solukluğu gibiydin gelemezsin demiştim içimden.

İnsanlar unutulmak için yaratılmışlardı. Bir tutanakçı gibiyim, çok eski ve unutulmuş bir tarihçiyim. Kendimin tarihini yazıyorum. Aşk iyice bayağı bir duyguydu. Üstelik aşka inanılmazdı.

Bir yol, acıyla döndünüz mü, büsbütün sıkıcıdır. Bütün yolculuklar sıkıcıdır. Artık, bir efsaneyim ben esrardan ve hiçlikten oluşan

Selim İleri

1949

1949’da Kadıköy’de dünyaya gelen Ali Selim İleri’nin adını Yavuz Sultan Selim’den mülhem, ablası Meral İleri verir. Babası yüksek makine mühendisi Hasan Hilmi İleri, annesi ise ev hanımı Süheyla İleri’dir. 1953’te konuk profesör olarak Almanya’ya giden babası ailesini yanında götürür. Ali Selim’in ilkokula başlayacağı yıl aile İstanbul’a döner. 1955’te Cihangir İlkokulu’nda birinci sınıfı okuyan İleri, 1960’ta ortaokul eğiti – mini Galatasaray Lisesi’nde yatılı olarak alır. Bu – radan ayrılıp önce Bakırköy Lisesi’ne ardından Atatürk Erkek Lisesi’ne kaydolur. Lise öğretmen – leri Vedat Günyol ve Rauf Mutluay’ın etkisiyle edebiyata yönelen Selim İleri, lise ikinci sınıftay – ken Peride Celal’in, “Dar Yol” (1949) romanından esinlenerek yazdığı “Unutulmak” adlı romanının yayımlanması için yayınevlerini dolaşır fakat reddedilir. 1967’de “Savaş Çiçekleri” adında bir öyküsü “Yeni Ufuklar” adlı dergide yayımlanan İleri’nin, 1968’de öykülerinin yer aldığı “Cu – martesi Yalnızlığı/Güz Notları”, hocası Vedat Günyol’un da yardımıyla yayımlanır ve İleri bu kitabı merhum babasına ithaf eder. 1970’lerin başında tanıştığı Halit Refiğ’in etkisiyle senaryo yazmaya başlayan İleri, 1971’de “Cennetin Kapı – sı” adlı ilk senaryosunu yazar. 1973’te “Destan Gönüller” adıyla ilk romanı yayımlanır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başlayan İleri, 1972’de fakülteyi yarıda bırakır. “Dostlukların Son Günü” adlı öykü kitabının 1975’te yayımlanmasının ardından 1976’da Sait Faik Hikâye Armağanı kazanan İleri, Attila İlhan’ın teşvikiyle “Bu Gece ve Her Gece” adında bir roman yazar ve İlhan’ın isteğiyle “Her Gece Bodrum” adıyla yayımlar. 1977’de Türk Dil Ku – rumu Roman Ödülü kazanan İleri’nin, 1980’de “Bir Denizin Eteklerinde” öykü kitabıyla 1983’te ilk uzun öyküsü “Son Yaz” Akşamı yayımlanır. 1983 yılında yayımladığı “Annem İçin” adlı anı kitabında, annesinin yazarlık yaşamı üzerindeki büyük etkisini dile getirir. 1981’de yazdığı “Kırık Bir Aşk Hikâyesi” adlı senaryonun çekilmesiyle 1982’de Sinema Ya – zarlar Birliği tarafından Yılın En İyi Senaryosu Ödülü’ne layık görülür. Ardından “Seni Kalbi – me Göndüm” ve “Göl” filmlerinin senaryolarını yazar. İleri 1990’larda tiyatro oyunları yazar. Cahide Sonku’nun hayatından uyarlama olan “Cahide, Ölüm ve Elmas” yazarın yazdığı ilk oyundur. Sonraki oyunu olan “Allahaısmarladık Cumhuri – yet”, 1997’de hem Afife Jale hem de Avni Dilligil ödüllerini alır. 1998’de sahnelenen “Mihri Müş – fik: Ölü Bir Kelebek” oyunuyla Devlet Sanatçısı unvanına layık görülür. Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü’nü aldığı “Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın”ı 1991’de yayımlar. Nahit Sırrı Örik’in “Kıskan – mak” (1946) adlı romanından yola çıkarak yazdığı “Cemil Şevket Bey/Aynalı Dolaba İki El Revolver”, 1997’de yayımlanırken; 1999’da “Ada, Her Yalnızlık Gibi”, 2000’de “Solmaz Hanım, Kimsesiz Okurlar İçin” ve 2001 yılında “Bu Yaz, Ayrılığın İlk Yazı Olacak”ı yayımlanır ve roman, 2002’de Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kaza – nır. Selim İleri ayrıca, 2003 yılında “Uzak, Hep Uzak” adlı deneme kitabıyla Sedat Simavi Edebi – yat Ödülü’nü, 2005 yılında “İstanbul’un Sandık Odası” adlı kitabıyla da TYB’nin Hatıra-Gezi alanındaki ödülünü, 2012’de ise Aydın Doğan Ödülü’nü kazanır. Aynı yıl Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görülür. 2021’de de Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü kazanır. Ahmet Oktay, İleri’nin romanlarıyla ilgili şu tespitte bulunur: “Selim İleri’nin romanların – da Türkiye’nin kültürel ve siyasal yaşamıyla, dolayısıyla aydınlarla köktenci bir hesaplaşma – ya giriştiği apaçık görülüyor. Tanzimat’tan bu yana başta Halit Ziya ve Yakup Kadri olmak üzere birçok romancının değindiği, irdelemeye çalıştığı bu sorunu, İleri daha global biçimde ele almak yürekliliğini gösteriyor. Türkiye’nin sosyoekonomik yapısı dolayısıyla aydınlarla hesaplaşmak demek, onların, içinden çıktığı ve içinde biçimlendiği sınıfla, burjuvazi ve küçük burjuvaziyle hesaplaşmak demek.” Fethi Naci ise, “Hüzünlerin, acıların, ayrılıkların, karşılıksız sevgilerin, yıkılışların yazarı Selim İleri; güneşli alanların değil, yağmurlu sokakla – rın yazarı; birbirini anlayıp sevmenin değil, ileti – şimsizliğin yazarı; yoz güzelliğin yazarı. Çünkü seçmiş bir yol, anlatacağı insanları: ‘Küçük obanın bireyleri’ ya da küçük burjuva aydınların bir kesimi,” der.