100 Yılın 100 Eseri

Huzur Sokağı

1970

Papatyaların koparıldıktan sonra koktuklarını biliyor muydun? Garip şey… Bir ölüm, bu kadar güzel kokabilir mi?

İnanamıyorum doğrusu, nüfusunda İslam kaydı olan insanların, kendi dinlerine bu
derece müfritane düşman olabileceğine inanamıyorum…

Hakkını hak bilip, bu hakka rıza gösteren kaç kişi vardı şu koca memlekette? Başkasının önündekini kapma, başkasının elindekine sahip çıkma yarışı içinde bulunanlar, üstelik alkışlanan ve itibar gören insanlar olup çıkıyordu..

Hasılı burası ilim ve irfan yuvası olması icab eden bir üniversite binası değil de
bir maskaralıklar meşheri, bir karnaval meydanıydı sanki…

Siz zaten hep böylesinizdir. Her türlü kötülüğü göz kırpmadan işler, sonra da
Müslümanlığa gelince ‘Benim kalbim temiz,sen kalbe bak der.’ çıkarsınız işin içinden…

Kötü arkadaş, iyi insanı bile kötü eder. İyi arkadaş ise kötüyü bile iyi eder…
İnsanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi onun validesidir…
Kanaat, kadının ziynetidir…

Şule Yüksel Şenler

1938-2019

Şule Yüksel Şenler, 29 Mayıs 1938’de Kayseri’de dünyaya gelir. Aslen Kıbrıslı olan Şenler’in ailesi kendisi daha küçük bir çocukken İstanbul’a göç eder. Annesi kalp krizi geçirip yatağa düşünce Şenler, öğrenimini ortaokul ikinci sınıfta bırakmak zorunda kalır. Ermeni bir terzinin yanında çalışmaya başlayan Şenler, yazı hayatına 14 yaşında “Yelpaze Dergisi”nde hikâyeler yayımlayarak başlar. Asıl adı Yüksel olan Şenler, yazılarında isminin önüne Şule’yi ekleyerek erkek olmadığını vurgulamak ister. Şenler, 21 yaşında da gazeteciliğe başlar. İlk köşe yazılarını “Kadın” gazetesinde “Duyuşlar” adı altında kaleme alır. Konferanslarıyla 1960 ve 70’li yıllara damgasını vuran Şenler’in “Huzur Sokağı” adlı eseri, Yücel Çakmaklı’nın yönettiği, İzzet Günay ve Türkan Şoray’ın rol aldığı “Birleşen Yollar” adlı filme konu olur. “Huzur Sokağı” adlı romanı daha sonra aynı isimle bir televizyon kanalında dizi olarak izleyiciyle buluşur. 1971 yılında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, “Sokaktaki örtülü kadın ve kızların öncüleri cezalarını çekecekler,” diyerek Şenler’i işaret eder. Bunun üzerine Şenler, Sunay’a hitaben bir mektup yayımlayarak, “Cumhurbaşkanının Allah’tan ve milletten özür dilemesi gerektiğini” savunur. Bunun üzerine Şenler, Cumhurbaşkanına hakaretten ötürü tutuklanır ve 8 ay cezaevinde kalır. Böylece dört yıldır sürdürdüğü Bugün gazetesindeki yazarlığı son bulur. Cevdet Sunay, iki ay sonra Şenler’i affeder. Ancak Şenler, affı reddeder ve Bursa Cezaevi’nde cezasını sonuna kadar çeker. Şenler, Huzur Sokağı’nın yanı sıra, “Gençliğin Izdırabı”, “Hidayet”, “Bize Ne Oldu?”, “İslam’da ve Günümüzde Kadın”, “Duyuşlar”, “Her Şey İslam İçin”, “Uygarlığın Gözyaşları”, “Kız ve Çiçek”, “Sağ El”, “Bir Bilinçli Öğretmen” ve “Yılanla Tilki” adlı eserleri de kaleme alır. 2018 yılında Prof. Dr. Necmettin Erbakan Ödülleri Düşünce-Edebiyat Ödülü’ne layık görülür. 28 Ağustos 2019 tarihinde İstanbul’da vefat eden Şule Yüksel Şenler’in mezarı, Eyüp Sultan’da, Mihrişah Valide Sultan Külliyesi haziresindedir. Sibel Eraslan, “Şenler, Türkiye’de hem direnişin hem dirilişin sembolüydü. Diriliş, ruhun imânî aydınlanmaya yönelmesi. Bu konuda insanları davet etti. Büyük mevzuların kadınıydı, tek başına yüreğiyle çıkmıştı yola. İkinci aşamasında da başörtülü olduğu için bazı kısıtlamalarla karşı karşıya kaldı ve hukuk direnişinin sembolü oldu. 1968’den bu yana devam etti. Mesela benim hukukçu olarak serbestiyet kazanmam, mesleğimi yapabilmem için yasakların kalkması 2014 idi. Yani 1968’de Şule Abla’nın omuzladığı ve başlattığı hak arama, hukuk mücadelesi, avukatlar için 2014’te sonuçlandı. Bu sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en uzun hukuk mücadelelerinden biridir. Şenler, bunun mimarıdır. Şule Hanım’ı en güzel ifade edecek kelime, ‘mücahide’dir,” der. Cihan Aktaş da onu şöyle anlatır: “Şule Yüksel’in bir kamusal alan devrimcisi olduğunu düşünüyorum, bugünden baktığımda. Ulusalcı kamusallık projesinin yetmezliğini göstermiştir konferanslarıyla. Giyim kuşam tarzıyla da başka türlü bir örtülü tarzın olabilirliğinin önünü açmıştır dindar kadınlara… Kamusal alanda faaliyet gösterirken, şehir içinde gidip gelirken rahat ve pratik bir örneklik sunmuştur. Mütedeyyin genç kızlara yazarlık ve gazetecilik alanında faaliyet gösterme açısından da model olmuştur.”