100 Yılın 100 Eseri

Kara Kitap

1990

… çünkü kendim olamazsam onların olmamı istedikleri biri oluyorum ve onların olmamı istedikleri o insana hiç katlanamıyorum ve onların olmamı istedikleri o dayanılmaz kişi olacağıma hiçbir şey olmayayım ya da hiç olmayayım daha iyi diye düşünüyordum.

Böylece hayatımın ilk yarısını bir başkası olmak istediğim için kendim olamadan, ikinci yarısını da kendim olamadığım yıllar için pişman olduğum için bir başkası olarak geçirecektim.

Hafızamız, biz yaşlandıkça fazla yük taşımak istemeyen huysuz bir yük hayvanı gibi attığı ağırlıklar en sevmediği yükler midir, en ağırları mı, yoksa en kolay düşenler mi?

Okumak aynanın içine bakmaktır; aynanın arkasındaki “sırrı” bilenler öteki tarafa geçerler, harflerin sırrından haberdar olmayanlar ise bu dünya içinde kendi
yüzlerinin yavanlığından başka bir şey bulamazlar.

Bu sabah uyandığımda aynı kişi miydim ben?
Aynı kişi değilsem sorayım o zaman: Kimim
Allah aşkına ben?
Dünyayı esrarlı yapan bir şey varsa o da, insanın kendi içinde barındırdığı, ikiz kardeşi gibi birlikte yaşadığı bir ikinci kişinin varlığıydı.

Orhan Pamuk

1952

1952’de İstanbul’da doğan Orhan Pamuk’un annesi Şeküre Hanım, babası Gündüz Bey’dir. Babasının işi dolayısıyla ilkokulu Cenevre Devlet Okulu, Ankara Mimar Kemal İlkokulu ve Nişantaşı’ndaki Teşvikiye İlkokulu’nda okuyan Pamuk, Şişli Terakki Lisesi’nde başladığı lise öğrenimini 1970’te Robert Kolej’de tamamlar. Üç yıl süreyle İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde öğrenim gören pamuk, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nden mezun olur ve aynı yerde yüksek lisans yapar. 1979 yılında ilk romanı olan “Karanlık ve Işık” ile katıldığı Milliyet Roman Yarışması’nda birincilik ödülünü Mehmet Eroğlu ile paylaşır. Bu romanı 1982 yılında “Cevdet Bey ve Oğulları” başlığıyla yayımlar. 1983 yılında bu kitapla Orhan Kemal Roman Armağanı’na layık görüldü. Pamuk, ertesi yıl “Sessiz Ev” adlı romanını yayımlar ve bu kitabın Fransızca çevirisiyle 1991’de Prix de la Découverte Européenne’i kazanır. Venedikli bir köle ile bir Osmanlı âlimi arasındaki gerilimi ve dostluğu anlatan romanı “Beyaz Kale” (1985), pek çok dile çevrilerek Pamuk’a uluslararası ününü sağlayan ilk romanı olur. Orhan Pamuk’un 1990’da yayımlanan “Kara Kitap” adlı romanı Fransızca çevirisiyle France Culture Ödülü’nü kazanır. 1992’de yayımladığı “Gizli Yüz” adlı senaryosuna Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü verilir. 1994’te, esrarengiz bir kitaptan etkilenen üniversiteli bir genci hikâye ettiği “Yeni Hayat” adlı şiirsel romanı yayımlanır. “Benim Adım Kırmızı” adlı romanı 1998’de okurla buluşur. Pamuk, “İlk ve son siyasi romanım” dediği “Kar” adlı kitabını 2002’de yayımlar. Pamuk, 2003’te yayımladığı “İstanbul” ile hem anılarını hem de okumalarını bir potada kaynaştıran bir denemeye imza atar. Kitapları 63 dile çevrilen, bütün dünyada 13 milyon satan Pamuk, pek çok üniversiteden şeref doktorası alır. Ayrıca “Kar”, Fransa’da her yıl en iyi yabancı romana verilen Le Prix Médicis Étranger Ödülü’nü alır. Aynı yıl “Prospect” dergisi tarafından dünyanın 100 entelektüeli arasında gösterilir ve 2006 yılında “Time” dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri seçilir. Orhan Pamuk, 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü alarak bu ödülü kazanan ilk Türk olur. 2007’deki ödül konuşması “Babamın Bavulu”, diğer önemli ödül konuşmalarıyla birlikte kitaplaşır. Pamuk 2008’de “Masumiyet Müzesi” adlı romanını, 2010 yılında ise çocukluğundan başlayarak hayatını ve edebiyatla ilişkisini eksen alan yazı ve röportajlarından oluşan “Manzaradan Parçalar”ı yayımlar. Pamuk, 2009’da Harvard Üniversitesi’nde verdiği Norton derslerini 2011 yılında “Saf ve Düşünceli Romancı” adıyla kitaplaştırır. 2012’de İstanbul’da Masumiyet Müzesi’ni açan Pamuk, müzenin kataloğu “Şeylerin Masumiyeti”ne imza atar. Sokaklarda boza satan bir kişinin gözünden İstanbul’daki kırk yılını hikâye eden romanı “Kafamda Bir Tuhaflık”ı 2014 yılında yayımlayan Pamuk, “Kırmızı Saçlı Kadın” adlı romanı 2016’da, “Veba Geceleri” adlı romanını da 2021’de yayımlar. 2022’de ise notlarından ve desenlerinden oluşan “Uzak Dağlar ve Hatıralar”a imza atar. Fotoğrafçılıkla da ilgilenen Pamuk, iki kişisel sergi açar: 2018’de “Balkon” ve 2020’de “Turuncu”. Prof. Dr. Yıldız Ecevit, “Postmodern edebiyatın ana biçim ilkesi üst kurmaca, ‘Kara Kitap’ın da başat biçim öğesidir. Türk romanında Oğuz Atay’ın ‘Tutunamayanlar’ından bu yana gerçekleştirmiş en uçtaki kurgu/biçim serüveninin romanıdır Kara Kitap,” der. Mustafa Kutlu ise, “Kara Kitap, gelenekten belli bir şekilde faydalanmak açısından romandan bugün anlaşılan mana açısından, dilin olağanüstü kullanımı açısından okurlarına pek çok şey veren üstün nitelikli bir roman (yarım sayfa süren cümleler tam bir ustalık eseri). Buna son zamanların moda cümlesini de ekleyelim; keyifle okunuyor,” der.