100 Yılın 100 Eseri

Kürk Mantolu Madonna

1943

Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.

Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.

Niçin rüzgârlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu dinleyemiyoruz? Niçin yanımda değilsin?

İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe
teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.

Benim beklediğim aşk başka… O, bütü mantıkların dışında, tarifi imkânsız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey…

Bir ümidim yok. Bu sondu. Artık hiçbir şeyin değişmesine imkân yok, lüzum da yok.

Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.

Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.

Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hâlâ kabul edemiyor musun? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır.

Sabahattin Ali

1907-1948

Sabahattin Ali, babasının görevi sebebiyle 25 Şubat 1907’de Gümülcine’ye bağlı Eğridere’de doğar. Trabzon’un Of ilçesinden Alay Emini Salih Efendi ile Kafkasyalı Saniye Hanım’ın ilk çocuğudur. Annesi ise Bandırma’nın Yortan köyünde alaydan yetişme Mülazım Mehmet Efendi ile Hatice Hanım’ın ilk çocuğudur. Sabahattin Ali, 1914’te Üsküdar’daki Füyûzât-ı Osmâniye’de ilköğretimine başlar, Çanakkale ve Edremit’te devam eder. Balıkesir Öğretmen Okulu son sınıftayken babasını kaybeder. İlk şiirleri 1926 yılında “Çağlayan” dergisinde yayımlanır. Sabahattin Ali Balıkesir Öğretmen Okulu’ndan kendi isteğiyle ayrılır. İstanbul Erkek Öğretmen Okulu’nda son sınıfı okumaya karar verir ve burada da edebiyat ile ilgilenmeyi sürdürür. O sıralar edebiyat öğretmeninin de teşvikleriyle dergilere şiirler, hikâyeler gönderir ve okul müsamerelerine katılır. Son sınıftayken şiirleri ve hikâyeleri “Servet-i Fünûn” ve “Güney” gibi bazı edebî dergilerde yayımlanır. Öğretmen okulunu bitiren Sabahattin Ali, 1927’de ilk görev yeri olan Yozgat Ortaokulu’na atanır. 1928 yılında Maarif Vekâleti’nce Almanya’ya gönderilir. Almanca öğretmeni olmak için gittiği Berlin’de dört yıl okumaya hak kazanır. Ancak iki yıl sonra geri döner. İlk toplumsal gerçekçi öyküleri 1930’da “Resimli Ay” dergisinde yayımlanır. Aynı dergide düzeltmen ve sekreter olarak çalışan Nâzım Hikmet’le tanışır. Sabahattin Ali üçüncü ve son romanı olan “Kürk Mantolu Madonna”yı, 1939 yılında seferberlik nedeniyle askere alındığında, Büyükdere bölük çadırında yazmaya başlar. “Hakikat” gazetesinin siparişi üzerine roman, “Büyük Hikâye” adıyla 18 Aralık 1940 ile 8 Şubat 1941 tarihleri arasında kırk sekiz sayı şeklinde tefrika edilmiş; 1943 yılında kitap hâlinde yayımlanmıştır. Nakliyecilik yaptığı sırada Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya kaçmayı planlandığı söylenir. Bulgaristan yolculuğu sırasında birlikte seyahat ettiği kişi tarafından 2 Nisan 1948 tarihinde kafasına bir darbe vurularak öldürülür. Cesedi 16 Haziran günü Kırklareli’nin Sazara köyü yakınlarında bulunur. Otobiyografik yönleri de olduğu söylenen romanda Tahir Alangu’ya göre, “Kürk Mantolu Madonna’da azgın iştihalarını perdeleyebilen, iradesizliğini, yaşamda güçsüzlüğünü inzivada gizleyen bir kişi vardı,” der. Ömer Türkeş, “Kürk Mantolu Madonna; bir yandan toplum ve geleneksel aile yapısına, öte yandan savaşın akıl dışılığına açık bir tavır alıştır aslında. Okur, bu hüzünlü aşka engel olan savaşa da, parlak genç öğrencinin Anadolu’nun bir kasabasına gömülmesine, yaşamdan el etek çekmesine de öfkelenmeden edemez. Oysaki Sabahattin Ali, yalnızca -üstelik bütün öykülerine göre daha dingin bir üslupta- bir yaşam anlatısı yapmaktadır. Ne büyük laflar eder ne yaşananları abartır. Tam tersi; o yumuşak, pastoral üslubun kendisidir isyanımızı, hüznümüzü yaratan,” yorumunda bulunur. Muzaffer Uyguner ise şu değerlendirmeyi yapar: “Kürk Mantolu Madonna’nın kahramanı Raif’in bir aşk ekseninde odaklaşan yaşamı, özellikle ruhsal çözümlemeleri başarılıdır. Sabahattin Ali, Raif’in beden ve ruh yapısını da bir bütün içinde ve dengeli olarak çizmiştir. Roman, gerçekten de bir büyük sevi öyküsü niteliğindedir. Sabahattin Ali, bazı yan olaylarla ve uzatmalarla romanı bu boyutlara getirmiştir, tutarlı bir anlatımı vardır. Dili, yalın ve öbür romanlarına göre daha şiirseldir. Ruhsal çözümlemeler dengeli, ayrıntılar özenli ve her şey ölçülüdür. Anlatım temposu ve uyumu çok güzel ayarlanmıştır. Sabahattin Ali, Alman romantiklerinin anlatım ve kurgu düzeninden yararlanmıştır. Almancadan çevirdiği “Üç Romantik Hikâye” adlı kitaptaki uzun öyküleri de anımsamalıyız bu arada. Kürk Mantolu Madonna, dili ve anlatımı ile okuru Sabahattin sarsan ve sürükleyen bir romandır.”