100 Yılın 100 Eseri

Sevgilerde

1991

SEVGİLERDE
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.

Behcet Necatigil

1916-1979

1916’da İstanbul’un Fatih ilçesinde, Atikali mahallesinde dünyaya gelen Behçet Necatigil’in babası Kastamonulu Hacı Mehmet Necati (Gönül) Efendi, annesi Geyveli müderris Hafız İbrahim Hakkı Efendi’nin kızı Bedriye Hanım’dır. Bir dersiam müderris olan babası, Beyoğlu ve Sarıyer ilçelerinde müftülük yapmıştır. Asıl adı Mehmet Behçet Gönül olan şair, 1951 yılında mahkemeye başvurarak resmen Necatigil soyadını alır. Beşiktaş’taki Cevrî Usta Okulu’nda ilköğrenim gören Necatigil, ilköğrenimini babasının görevi dolayısıyla Kastamonu Erkek Muallim Tatbikat Mektebi’nde tamamlar. Ortaöğrenimine Kastamonu Lisesi’nde başlayan ancak geçirdiği “adenit tüberküloz” nedeniyle öğrenimine ara vermek zorunda kalan Necatigil, tedavisinin ardından 1931 yılında Kabataş Erkek Lisesi’nde, orta ikinci sınıftan yeniden başlar. Necatigil, 1927-1928 yıllarında el yazısı ile haftalık “Küçük Muharrir” adıyla bir dergi çıkarır, daha sonra dergiyi yeni harflerle hazırlamaya başlar ve bir yaz boyunca on iki sayıya tamamlar. “Akşam” gazetesinin “Çocuk Dünyası” sayfasına “Küçük Muharrir” adıyla fıkralar, şiirler, küçük hikâyeler de yayımlayan Necatigil, lise yıllarında “Behçet Necati” imzasıyla “Varlık” dergisinde “Gece ve Yas” adlı şiiri yayımlanır. Liseyi bitirdikten sonra Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde yükseköğrenim görürken Ali Nihat Tarlan ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın öğrencisi olan Necatigil, Alman Filolojisi bölümünün bazı derslerine de misafir öğrenci olarak katılır ve Deutscher Austauschdienst kuruluşunun davetlisi olarak bursla Berlin’e gönderilir. 1940 yılında yükseköğrenimini tamamlayan Necatigil, öğretmenliğe başlar. İlk görev yeri Kars Lisesi olur Necatigil’in. 1941 yılında Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi’ne tayin olur. Askerlik dönüşü Kabataş Erkek Lisesi’ne atanan Necatigil, 1945-1955 arasında “Çevre” (1951), “Evler” (1953) ve “Eski Toprak” (1956) adlı kitaplara imza atar. Daha sonra şiirlerinde, öykülerden ziyade imgelere ağırlık vererek yayımladığı şiirleri “Eski Toprak” (1956) ile Yeditepe Şiir Armağanı’nı, “Yaz Dönümü” (1963) adlı kitabı ile 1964 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü’nü, Carl Zuckmayer’den çevirdiği “Kurtlar” adlı şiirle Türk Alman Derneği Çeviri Yarışması Birincilik Ödülü’nü alır. 1963 yılında radyo oyunları yazmaya başlayan Necatigil, bu alandaki eserlerini dört ciltte topladı. Rainer Maria Rilke, Miguel De Unamuno, Knut Hamsun, August Strindberg, Thomas Mann, Stefan Zweig gibi pek çok Alman ve Norveçli yazar ve şairin kitaplarını da Türkçeye çeviren Necatigil, “Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü” (1960), “Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü” (1979), “100 Soruda Mitologya” (1969) gibi kitapları yayına hazırladı. 1960 yılında Çapa Eğitim Enstitüsü’ne tayin olan Necatigil, 1972’de bu okuldan emekli olur. Kanser teşhisiyle kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi’nde 13 Aralık 1979 tarihinde hayatını kaybeder ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilir. Prof. Dr. Nurullah Çetin, “Behçet Necatigil’in şiirinin en özgün yanlarından birisi, kültür şiiri olmasıdır. Bu anlamda Necatigil, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde gelenekten yararlanma çığırının öncüleri arasında yer alır. Behçet Necatigil, şiirin yanında ‘şiircik’, ‘şiirimsi-düzyazı’ ya da ‘şiir uçları’ adını verdiği, şiirle nesir arası, çoğu bir mısralık ya da bir cümlelik, bir beyitlik ya da iki cümlelik yazılardan oluşan ayrı bir edebî türde de ürünler vermiştir. Bunlar, bir anlamda divan şairlerinin müfretleri veya mısra-ı bercestelerine benzemektedir. Şair, bu ürünlerini şiirlerinin çekirdeği olarak nitelemektedir,” der. Prof. Dr. Talat Sait Halman ise, “1950’li yıllardan 1979’da ölümüne kadar, ‘entelektüel şiir’ denebilecek türün ülkemizdeki büyük simasıydı. Önceki şairlerin hemen hepsinden açıktan açığa ya da gizliden gizliye kendini gösteren romantik ruhtan ve santimantalizmden kopmuştu. ‘Matematiksel’ diye tanımlanabilecek bir şiir serüvenine başlayarak gitgide özgün bir felsefe yaşamına yöneldi,” der.