100 Yılın 100 Eseri

Şiirce

1982

ÇİLİNGİR
Kim kitledi bu kapıyı, içeride
gecegündüz’lerim var;
Şiltem, mangalım, yıllar yılı belki
sevdiğim;
Mintanım, donum, sarı çiçeğim ve
kuluçka karnayalar…
Sofaya daracık bir merdivenden
çıkılırdı, şimdi belki de duvar,
Pancuru da öldürmüşlerdir güz
rengini yırta yırta;
-Canı çok sıkılıyordu
rüzgarsızlıktan, pancuru daÖnce çıngırağı bozmuşlar.
Kilitlemekle kalmamışlar ki,
peşpeşe üç payanda ve burgur;
Zamklı çivi çakmışlar hırçın
menteşelere;
O bal dök yala sundurmayı kubura
çevirmişlerdir;
Saçaktı, oluktu, pervasızdı…
Tümünü sıpıtmışlar zaten;
Hani o ilk yaz gün batımlarında
öten bekar kurbağa?
Sökün şu cıvataları oğlum, İngiliz
anahtarı nerede?
Cimcirik somunları, kanırın
tornavidaları, daha kanırın!
Ayıp mı, kime ayıp?
Kırın omuzlayıp;
İçerde ben varım.

Metin Eloğlu

1927-1985

Tam adı Mehmet Metin Eloğlu olan şair, 11 Mart 1927’de İstanbul Çamlıca’da doğar. Babası Hasan Efendi, annesi Nahide Hanım’dır. Çocukluğunu Çamlıca’da geçiren şair, ilkokulun ilk üç yılını Bulgurlu’da son iki yılını ise Kısıklı’da tamamlar. Ortaokulu Üsküdar Sultantepe’de okurken şair Sabahattin Kudret Aksal, onun öğretmenliğini yapar. 1943’te Güzel sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne giren Eloğlu, 1946’da siyasal nedenle iki ay tutuklu kaldığı için Akademi’den kaydı silinir, fakat 1947 yılına kadar şairin konuk öğrenci olarak dersleri takip etmesine izin verilir. 1947’de askere alınır. Disiplinsizliği yüzünden askerliği beş yılda bitirebilir. Metin Eloğlu, askerlikten terhis olduktan sonra 1952 yılında kısa bir süre Yıldız Bahçeler Müdürlüğü’nde yazıcı olarak çalışır. Eloğlu, şiir ve resmin dışında eleştiri, hikâye ve tiyatro oyunları da yazar. Nitekim Ali Haziranlı takma adıyla “Yeditepe”de (1955-1962) resim eleştirileri, Etem Olgunil, Nil Meteoğlu takma adıyla “Güney”de (1969-1971) kitap tanıtım yazıları kaleme alır. Seramik çalışmaları da vardır. 1963 yılından itibaren ressamlığı meslek edinir. Eloğlu, 1950’de Limasollu Naci’yle ancak üç sayı sürebilen bir dergi çıkarır: “Yeni Dergi”. 1955’te İlhan Selçuk’un yönettiği “Kırk Bir Buçuk” mizah dergisinde Şekspir takma adıyla yayımladığı “Demokrat Aile” başlıklı bir perdelik güldürüden dolayı kovuşturmaya uğrar. İstanbul, Aydın, İzmit, Konya, Mersin, İzmir, Ankara, Adana ve Bursa’da resimleri sergilenir. İlk şiiri 1943’te İzmir’de “Kovan” dergisinde Mehmet Metin imzasıyla çıkan “Sabah Şarkısı” olan Eloğlu’nun ilk öyküsü ise, 1944’te “Servet-i Fünûn-Uyanış” dergisinde yayımlanır: “Balıkçı Çocukları Şehri”. İlk şiir kitabı “Düdüklü Tencere” olan şair, ikinci kitabı “Sultan Palamut” ile dikkatleri üzerine çeker. Onu “Odun” adlı üçüncü şiir kitabı takip eder. Eloğlu, o güne kadar “Garip” akımı etkisinde şiir yazarken İkinci Yeni’ye yönelir ve 1961 yılında yayımlanan “Horozdan Korkan Oğlan” adlı kitaba imza atar. 1965 yılında yayımladığı “Türkiye’nin Adresi” adlı kitabı ile bu çizgisini daha da netleştirir. 1968’de yayımlanan “Ayşemayşe”yi Şair Metin Celal, Garip ile İkinci Yeni’nin bileşimi olarak görür. Metin Eloğlu’nun hepsi birer kişiye adanmış şiirlerinden oluşan sekizinci kitabı “Yumuşak G”, 1975 yılında yayımlanır. Eloğlu’nun güftesini yazdığı “Gurbet Yorganı” şarkısını Selmi Andak besteler. 1970’te Esin Afşar, Bulgaristan’da Altın Orfe yarışmasında okur, üçüncülük kazanır. “Dizin” ile 1972 TDK Şiir Ödülü’nü alan Eloğlu, ressam kimliği ile 1. DYO Sergisi’nde (1967) ve Yarımca Sanat Şenliği’nde (1976) birincilik ödülleri alır. Metin Eloğlu, kanser tedavisi gördüğü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 11 Ekim 1985’te vefat eder ve Çamlıca Çakaldağı Mezarlığı’na defnedilir. Asım Bezirci: “İnanıyorum ki Eloğlu’nu çoğun bir başkaldırıcı, bir eleştirici, bir yenilikçi olmaya götüren de bu uzlaşmaz öfkedir. Öyle zorlu bir öfkedir ki bu, taşkınlaştığı zaman, mizahı alaya, eleştiriyi taşlamaya, başkaldırıyı saldırıya, yeniliği şaşırtıcılığa dönüştürüverir,” der. İsmet Özel ise, “Sadece tuhaflıktan medet ummaksızın Metin Eloğlu, şiirin dokusunun güçlenmesi gibi bir oluşumun İkinci Yeni akıntısına rağmen istikamet endişesinden salim kılınmasına vesile oldu. Şiirin dokusunun güçlenmesi bakımından istikametinden şüphe edilmeyen Metin Eloğlu şiirini, ‘Bunu anlasa anlasa Muhammet anlar’dan ‘Bunu ne İsa ne Musa ne Muhammet anlar’a getirdi,” der