100 Yılın 100 Eseri

Şimdiki Çocuklar Harika

1967

Oğlum, her şeyi yap, yalnız yalan söyleme!
Çünkü, dünyada en çok doğuran şey yalandır.
İnsan bir küçücük yalan söyledi mi, o yalanını gizlemek için biraz daha büyük yalan söylemek zorunda kalır.
Ben anladım bu vicdan azabı denilen şeyi.
Hiçkimse kendininkini hatırlamıyor. Herkes başkalarının çekmesi gereken vicdan azabını biliyor.
Her zaman güler yüzlü, sevimli olmalı, asla fazla ciddi, asık suratlı olmamalısınız.
Bana ordakiler sanki komiklik olsun diye böyle konuşuyorlarmış gibi geldi. Oysa konuşurlarken yüzleri çok ciddiydi.
Çocuk çocuk olursa normaldir, büyük olursa değil.
Bir davranış fedakarlık olsun, bunu herkes bilsin, duysun diye yapıldı mı, o davranış fedakarlık olmaktan çıkıyor..
Mizah, dünyamızı gülünç olmaktan kurtarır.

Aziz Nesin

1915-1995

Asıl adı Mehmet Nusret Nesin olan Aziz Nesin, 20 Aralık 1915’te Heybeliada’da doğar. Hanife Hanım ile bahçıvanbaşı, iaşe memuru gibi görevlerde bulunan İmam Abdülaziz Efendi’nin oğludur. Nesin, İzmit’teki Akçakoca İlkokulu’nda sınava girerek diplomasını alır. Vefa Ortaokulu, Davutpaşa Ortaokulu ve Çengelköy Askerî Ortaokulu’ndan sonra 1935’te Kuleli Askerî Lisesi’ni, 1937’de Harp Okulu’nu bitiren Nesin, Ankara’daki Harp Okulu’ndan subay olarak çıkınca kıta hizmetlerinde bulunur. İstanbul Maçka’daki Askerî Fen Tatbikat Okulu’nda öğrenim görürken bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Doğu Süsleme Sanatları Bölümü’nün derslerini izler. II. Dünya Savaşı’nın en yoğun olduğu yıllarda erlere izin vermek yasak olmasına rağmen çocuğu olan bir ere izin vermesi sonucu “görevini kötüye kullanmak” suçlamasıyla 4 ay 10 gün hapse mahkûm edilir ve 1944’te ordudan çıkarılır. 1945’te İstanbul Nuruosmaniye’de bir bakkal dükkânı işleten Nesin, ardından “Karagöz” gazetesi ve “Yedigün” dergisinde redaktörlük ve yazarlık yapar. Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz ve karikatürist Mustafa Mim Uykusuz’la birlikte haftalık “Markopaşa” adlı mizah gazetesini çıkarır. Sık sık kapatılan gazete 1950 yılına kadar “Malumpaşa”, “Geveze”, “Merhumpaşa” ve “Ali Baba” gibi çeşitli adlarla yayımlanmaya devam eder. İlk öyküsü, “Bir Salkım Üzüm”ü 1941 yılında “Yedigün” dergisinde yayımlayan yazar, 1946 yılında “Markopaşa” gazetesiyle gülmece öyküleri yazmaya başlar. Edebiyat yaşamı boyunca yüzü aşkın takma ad kullanan Nesin, 1957’de Kemal Tahir’le birlikte “Düşün Yayınevi”ni kurar. 1958’de yayınevinin yönetimini tek başına üstlenen ve bu uğraşı 1969’a kadar sürdüren Nesin; “Yeni Gazete”, “Akşam”, “Tanin”, “Öncü”, “Yeni Tanin” ve “Ustura” adlı haftalık mizah ekini hazırladığı “Günaydın” gazetelerinde günlük köşe yazıları yazar. On yaşında iki arkadaşın mektuplaşmalarından oluşan ve 1967’de yayımlanan “Şimdiki Çocuklar Harika”da, çocuk gözünden büyüklerin dünyasını masaya yatırıyor. Aziz Nesin, kitap hakkında, “Bu romanda, çocukların gözüyle büyüklerin nasıl göründüğü anlatılıyor. Bu romanda, çocuklar anne babalarını, öğretmenlerini ve büyüklerini eleştiriyor. Bu roman, çocuk eğitiminde gerekli sanılan, günümüzde geçerli birtakım değer yargılarının yanlışlığını anlatıyor. Bu roman, çocukların büyüklerine karşı haklarını ve kendilerini savunmalarıdır. Bu romanı, salt çocuklar için değil, anne babalarla öğretmenler için de yazdım,” der. UNESCO’nun yayınladığı Index Translationum adlı dünya çeviri bibliyografyasına göre Aziz Nesin, Türkçe eser veren yazarlar arasında Orhan Pamuk, Yaşar Kemal ve Nâzım Hikmet’in ardından eserleri yabancı dillere en çok çevrilen dördüncü yazardır. Aziz Nesin’e 1956 ve 1957’de İtalya’da Altın Palmiye, 1966’da Bulgaristan’da Altın Kirpi ve 1977’de Hitar Petar; 1969’da SSCB’de Altın Krokodil, 1975’te Asya Afrika Yazarlar Birliği’nin Lotus Edebiyat Ödülü, 1990’da Rusya’da Tolstoy Ödülü, 1991’de Fransa Şövalyelik Nişanı, 1994’te Amerikan Basın Özgürlüğü Ödülü, 1995’te Hiroşima Vakfı Ödülü’nün de aralarında olduğu çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül verilir. 1995 yılında Çeşme’de kalp yetmezliğinden hayatını kaybeden Aziz Nesin, vasiyeti üzerine Nesin Vakfı bahçesine gömülür. Feridun Andaç, “Aziz Nesin, gülmeceyi anlatışında amaç olarak görmez hiçbir zaman. O, kozasını bunun üzerine örerken, bu öğeyi araç kılan gerçekliğin, gerçekliklerin boyutlarını sergiler, insan-toplum gerçeğine hep bu pencereden bakar. Öyle ki; 40’lı yıllardan bugüne uzanan süreçte, kendi deyimiyle, ‘Çağdaş Türkiye’nin toplumsal topografyasını’ yansıtır,” der. Tahir Alangu ise, “Aziz Nesin, mizah hikâyelerinin konularını hikâyecilerimizin hiçbirinin şimdiye kadar ulaşamadıkları geniş bir çevreden almaktadır,” der.