100 Yılın 100 Eseri

Uzun Hikaye

2000

Bizim sevdamız artık ahirete kalmıştır.
Babam harita zeminine beyaz bir karton iliştirerek üzerine “Hayat kitapla güzel” diye bir de yazı kondurdu.
Kitapların da bir kaderi vardır.
Okuyan insan sayısı az. Zaten ülkemizde insanların okuma yazma ile araları pek hoş değil.
“Ne yazabilirim” diye kendi kendime sorduğumda zihnimden okuduğum kitaplar gelip geçmeye başladı. Roman kahramanları, acılar, yolculuklar, aşklar.
Solunan hava, yüzülen su, oturup kalktığın insan, yürüdüğün yol seni değiştirir.
+Nereye gideceksin?
-Bilmiyorum
+İyi… Bilmemek en iyisi.
Ah bu küçük kasabalar. Her biri bir gizli sevda cehennemi. Karşılıksız aşkların törpülediği gençlik.
Dünyada ne insanlar var, yüzü insan içi odun.
Bu masal hiç bitmeyecek, ben çocuk şehzade hiç büyümeyecek sanırdım.
Ancak hayat dediğin nedir ki? Anlaşılmaz bir sır…
Kurduğumuz düzen hep öyle sürüp gidecek sanırız. Birden ip kopar, ışık söner, her şey darmadağın olur.
Ayakkabılar eskir be Ali’m. Her şey eskir. Bak sen! Sen hâlâ sevdiğim adamsın. Sen eskime..
“Kadınlara ilgisizmiş gibi davranacaksın. İşin sırrı burada.” derdi.

Mustafa Kutlu

1945

Mustafa Kutlu, 6 Mart 1947’de Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Kuruçay nahiyesinde doğar. Çocukluğu, nahiye müdürü olan babasının işi nedeniyle dolaşmakla geçer. 1953 yılında babası emekli olunca Erzincan’a yerleşirler. Ortaokul ikinci sınıftayken babasını kaybeder. Annesine yardımcı olmak için yazları sebze halinde çalışır. O yıllarda futbola merak sarar. Mahalli Lig’de futbol oynar. 1963 yılında liseyi bitirir. Güzel Sanatlar Akademisi’ne girmek ister, tam kaydolacakken bundan vazgeçer. Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kaydolur. Burada halk kültürünü temsil eden İsmail Usta, Hatem Emi, Meddah Behçet Efendi ve Orhan Okay, Kaya Bilgegil, Niyazi Akı, Selahattin Olcay gibi hocalarla tanışır. İki arkadaşıyla birlikte Halk Eğitim Salonu’nda bir resim sergisi açar. “Hareket” dergisinin 28. sayısının kapağında bir deseni yayımlanır. Aynı dergide ilk hikâyesi “O” da okurla buluşur. Üniversiteyi 1968 yılında bitiren Kutlu, öğretmenliğe başlar. Tunceli ve İstanbul Vefa Poyraz Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yapar. 1974 yılında öğretmenliği bırakır. 1977’de kurulan Dergâh Yayınları’nda da çalışmaya başlar. Bu yayınevinin yayımladığı sekiz ciltlik Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi’nin 2. cildinden itibaren yayım yönetimini üstlenir, bu ansiklopediye maddeler yazar. Bir taraftan da yayımlanan birçok kitabın kapak tasarımını yapar, çeşitli kitapların hazırlanmasına katkısı olur, öte yandan da hikâyelerini yazmaya ve yayımlamaya devam eder. 1979-1982 yılları arasında “Hareket”in yazı işleri müdürlüğünü yapar. Kutlu’nun hikâyeleri, desenleri ve diğer yazıları “Hareket”in yanı sıra, “Adımlar” (Bu dergide şiirleri de vardır, 1970-1972), “Düşünce”, “Hisar”, “Türk Edebiyatı”, “Yönelişler” gibi dergilerde yayımlanır. Bu yıllarda hikâyeleri kitaplaşmaya devam eden Kutlu, “Yoksulluk İçimizde” (1981) ve “Ya Tahammül Ya Sefer” (1983) ile Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “Yılın Hikâyecisi” seçilir. Eserleri: Ortadaki Adam (1970), Gönül İşi (1974), Yokuşa Akan Sular (1979), Yoksulluk İçimizde (1981), Ya Tahammül Ya Sefer (1983), Bu Böyledir (1987), Sır (1990), Şehir Mektupları (1993), Arka Kapak yazıları (1995), Akasya ve Mandolin (1999), Hüzün ve Tesadüf (1999), Uzun Hikâye (2000), Beyhude Ömrüm (2001), Mavi Kuş (2002), Tufandan Önce (2003), Rüzgârlı Pazar (2004), Yoksulluk Kitabı (2004), Yıldız Tozu (2004-Erdem Çocuk), Chef (2005), Menekşeli Mektup (2006), Kapıları Açmak (2007), Huzursuz Bacak (2008), Tahir Sami Bey’in Özel Hayatı (2009), Zafer Yahut Hiç (2010), Hayat Güzeldir (2011), Anadolu Yakası (2012), Sıradışı Bir Ödül Töreni (2013), Nur (2014), Vatan Yahut İnternet (2014), Dem Bu Demdir (2014), Tirende Bir Keman (2015), Vitrinde Olmak (2015), Hesap Günü (2015), İyiler Ölmez (2016), Tarla Kuşunun Sesi (2017), Sevincini Bulmak (2022). Kutlu ayrıca “Kanaat Ekonomisini” savunduğu “Kalbin Sesi ile Toprağa Dönüş” başta olmak üzere deneme kitaplarına ve İstanbul’u konu edinen gezi kitaplarına da imza atar. 1991’de Kutlu, “Dergâh” dergisinin yazı işleri müdürü olur. Yazıları ve hikâyeleri bu dergide de yayımlanır. Kutlu, gazete yazılarına Yeni Şafak’ta devam eder. Ekrem Işın ile beraber televizyona “İstanbul Tekkeleri” adıyla bir program yapar. Dergâh dergisi, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “En İyi Dergi Yönetimi”yle ödüllendirilir (1997). 2016’da Necip Fazıl Saygı Ödülü’ne ve Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görülür. Necati Tonga, “Mustafa Kutlu, Türk hikâyeciliğinde yerli bir damar yakalamış ve bu sayede edebiyatımızda kendine has bir yer edinmiştir. Mustafa Kutlu’nun hikâyeciliğini bir bütün hâlinde değerlendirdiğimizde akla gelen ilk kavram ‘sosyal değişme’dir,” der. Necip Tosun ise, “O, yaşanan toplumsal, bireysel çarpıklıklardan iyimser gözlerle hikmetler devşirip kalplere ulaşmayı deneyen bir derviş hikâyeci gibidir. Olaylara ve insanlara, tevekküle yaslı muzip bir tebessümle bakan Kutlu, insan Mustafa ruhunun/psikolojisinin gizlerine eğilir,” der