100 Yılın 100 Eseri

Viva La Muerte

1992

Bütün yapacağın okumak… Zaten yapacak daha iyi bir işin yok bu dünyada.
Hoyrat ve cimriyiz. Birbirimize vakit ayırmıyoruz. Daha nasılsın derken, cevabını da kendimiz veriyoruz, ‘iyisin iyi!’
Sevmediğin değil, sevdiğin yanlarını abart!
İnsan olmanın kefareti, sevmeyi bilmektir.
Özgürlüklere saygılarından, insan haklarına saygılarından söz etti. Söz etmediği, ‘hak
aramak’ için nasıl bir donanım gerektiğiydi!
Benim işaret etmeye çalıştığım, ‘Türkleri uygarlaştırma misyonu’nun bu ülkede dayattığı ‘otoriteci ahlâk’ sisteminin Büyük
Yalan’ı doğurmada en büyük etken olmuş olması. Türkiye’nin kurtuluşunun ancak halkın Büyük Yalan’ı yüzümüze vurmasıyla yani, açık toplumla! mümkün olabileceğine inanıyorum.
İnsan en kolay mülkiyet yoluyla esir olmaz mı? Parayı düşün, ne kadar çok birikirse,
vazgeçmesi o kadar zor olmaz mı? Sen parayı değil, para seni kullanmaya başlamaz mı?
İnsan, insanın eline teslim edilemeyecek kadar kıymetlidir.
Yalnızlıklarını biçimlendiren olaylarda hiçbir söz hakkına sahip olmadıklarını, giderek
artan bir çaresizlikle kavradılar.
Bastığı yerde ot bitmeyen Türk’ten sakın.
Sömürgeciler yerli halkın sanatını, kültürünü hor gördüler, gelişmesini engellediler, onlara kendi sanat ve kültürlerini empoze ettiler.
Medeniyet, kaosun ve güvensizliğin bittiği yerde başlar.
Padişahın bile padişahlık yapabilmesi için bir vatana ihtiyacı vardır!
‘Kadın’ soyut bir kavramdır; ‘vatan’ kavramıyla örtüşür. Ana ve sevgili karışımı olan bu kavram, uğruna dağlar aşılacak, rahmine sığınılacak ‘kadın’ vatandır.
Biz askeriz, oğlum. Asker ölümle iç içe yaşar. Bir elimiz sancağımızda, bir elimiz kefenimizdedir bizim.

Alev Alatlı

1944

1944 İzmir doğumlu olan Alev Alatlı, liseyi babası Ertuğrul Alatlı’nın görevi dolayısıyla Japonya’nın başkenti Tokyo’da okudu. Ekonomi & İstatistik lisansını ODTÜ, Ekonomi & Eko – nometri Yüksek Lisansını Fullbright bursu ile gittiği Amerika’nın Vanderbilt Üniversitesi’nde (Nashville, Tennessee) tamamladı. Daha sonra felsefe öğrenimine başlayan Alatlı, doktora çalış – malarını New Hampshire, Dartmouth College’da sürdürdü. İlahiyat, Düşünce ve Medeniyet Tarihi üzerinde yoğunlaşan Alatlı, 1974’de Türkiye’ye döner, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’n – de öğretim görevlisi, Ankara Devlet Planlama Teşkilatında kıdemli ekonomist olarak çalışır. California Üniversitesi (Berkeley) ile ortak psi – kodilbilim çalışmaları yürütür. “Bizim English” adında bir dergi çıkaran Alatlı, daha sonra Türk Yazarlar Kooperatifi’nde (YAZ – KO) başkan yardımcısı olarak görev alır. 1985 ve 1986 yıllarında Filistin sorununu merkeze alan tercümeler yapar. Edward Said’in “Haberlerin Ağında İslam” ve “Filistin’in Sorunu” kitaplarını Türkçeye çevirerek yayımlar. Filistin davasını duyurmak üzere yaptığı çalışmalar, 1986’da Tunus’ta sürgünde olan Yaser Arafat tarafından “Özgürlük Madalyası” ile onurlandırılır. 2006 yılında Rusya’da Mihail Aleksandroviç Şolohov 100. Yıl Edebiyat Ödülü’nü alır. 2014 yı – lında edebiyat alanında Cumhurbaşkanlığı Kül – tür ve Sanat Büyük Ödülü’nün sahibi olur. 2012 yılında Bülent Ecevit Üniversitesi; 2017 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından fahri doktora payesine layık görülür. ESKADER’ce 2019 Üstün Hizmet Ödülü verilir. 2005-2017 yılları arasında Kapadokya Meslek Yüksekokulu mütevelli heyeti başkanı olarak görev yapar. 2017 yılı itibarıyla da Kapadokya Üniversitesi mütevelli heyeti başkanıdır. Yayımlanmış ilk telif eseri, “Aydın Despotizmi” – dir. Bunu, 1985’de “Yaseminler Tüter mi Hâlâ?” ve 1987’de Türkiye Yazarlar Birliği’nin “Yılın En İyi Romanı” ödülünü alan “İşkenceci” takip eder. Alatlı, “Or’da Kimse Var mı?” üst başlıklı 5 ki – taptan oluşan bir seri yayımlar. Bunlar sırasıyla, “Viva La Muerte! Yaşasın Ölüm! – Or’da Kimse Var mı? 1. Kitap” (1992), “‘Nuke’ Türkiye! – Or’da Kimse Var mı? 2. Kitap” (1993), “Valla, Kurda Yedirdin Beni – Or’da Kimse Var mı? 3. Kitap” (1993), “O.K Musti Türkiye Tamamdır – Or’da Kimse Var mı? 4. Kitap (1994) ve “Beyaz Türkler Küstüler – Or’da (Hâlâ) Kimse Var mı? 5. Kitap” – tır (2013). Alatlı’nın “Kadere Karşı Koy A.Ş.” adlı kitabı 1995’de yayımlanır. 1999’da “Eylül 1998” isimli küçük bir nesir-nazım denemesini, 2001 yılında çıkan “Kâbus – Schrödinger’in Kedisi 1. Kitap” ve “Rüya – Schrödinger’in Kedisi 2. Kitap” kitapları izler. Alatlı, “Gogol’un İzinde” üst başlıklı 3 kitap daha yayımlar. Bunlar da sırasıyla; “Aydınlanma De – ğil, Merhamet! – Gogol’un İzinde 1. Kitap” (2005), “Dünya Nöbeti – Gogol’un İzinde 2. Kitap” (2007) ve “Eyy Uhnem! Eyy Uhnem! – Gogol’un İzinde 3. Kitap”tır (2008). “Hollywood’u Kapattığım Gün – Amerikalılara Çok Büyük İyilik Yaptım!” 2009 yılında, “Fun – da’nın Mutfak Rehberi” 2013 yılında yayımlanır. Alatlı, Kapadokya Meslek Yüksekokulu Yayınları arasında çıkan dört ciltlik “Batı’ya Yön Veren Metinler-1 – Kökler/Orta Çağlar (∞ – 1350)”, “Batı’ya Yön Veren Metinler-2 – Rönesans/Pro – testan Reformu Erken Modern Dönem/Bilim Çağı (1350-1650)”, “Batı’ya Yön Veren Metinler-3 – Aydınlanma/Burjuva Yüzyılı/Bilim Çağının Zaferi (1650-1800)” ve “Batı’ya Yön Veren Metin – ler-4 – Moderniteye Doğru Kaotik Modern Dünya (1800-1970)” isimli kitapları derleyip yayımlar. Yine Alatlı, Kapadokya Meslek Yüksekokulu Yayınları arasında çıkan iki ciltlik “Bize Yön Veren Metinler-1 – Büyük Buluşma (750-1040)” ve “Bize Yön Veren Metinler-2 – Kuzey Gökkü – rede Yeni Bir Yıldız Selçuklu (1040-1299)” isimli eserleri de derleyip yayımlar. Alatlı, 2018 yılında yayımlanan “Ben Böyle Düşünüyorum Demekle Olmuyor!”da akıl yürütmenin, muhakemenin kurallarına dikkat çeker. Ahmet Kabaklı, “Alatlı, denilebilir ki, her alana dağılmış düşünce ve bilgilerini söylemek, yay – mak ve tartışmak için çevreler, olaylar, kişiler gibi fırsatlar kollamaktadır. Romanda olay örgüsü de yok değil ama bunların çoğunluğu Günay Rodoplu’nun düşüncelerini söyletmek için zeminlerdir,” der. Prof. Dr. Oktay Yivli, “O, daha çok düşüncenin romanını yazmıştır. Hatta izlekler uğruna olay, kişi, mekân gibi pek çok yapı öğesini ikinci plana attığı görülür. Alev Alatlı için ne olay ne kişiler ne de mekân çok önemlidir. İletmek istediği düşünceler yani izlek, onun romanında ilk planda gelen öğedir. Bireysel konulardan çok, toplumsal konuları işlemeyi yeğleyen yazar, ilk romanından yayımladığı son romanına kadar bu tavrını ısrarla sürdürür,” der.