100 Yılın 100 Eseri

Yeni Şehirde Bir Öğle Vakti

1973

Birbirimize rastladık, otomobil kazası gibi bir olay bu, insana otomobil çarptı mı, yoluna devam edemez. Şimdi iyileşene kadar birlikte olmak zorundayız. Sonra yolumuza devam edeceğiz.

Korkma, aydınlığı bir ucundan da olsa görenlerin işi değil korkmak. Karanlıktaki çocuklar korkar. Biz ne çocuğuz, ne de her yer karanlık. Ben yüreğimi satılığa çıkaranlardan değilim. Ondaki acı ve coşkuyla onun bunun gözünü boyamaktan nefret ederim.

Ailesini düşünmeyen memleketini hiç düşünmez.

— Yine de, insanın bacakları duvarı aşamayabilir… — Yeterince denedin mi bacaklarını? Bu dünya o kadar karışık değil. İşte senin, belki de ‘duvar’ diye nitelendirdiğin karışıklık, ürkütücü falan değil. Basbayağı, anlaşılır bir şey.

Ama sevmeyi daha küçük yaşlarda unutmuştu. Bu konuda hiçbir çalışkanlık göstermemişti. Hiçbir deneyi yoktu. Öyle güdük kalmış, öylesine kireçlenmişti ki sevme yönü şimdi sevmeye başlaması demek, hayat boyu hiç jimnastik yapmamış bir insanın takla atmaya kalkışması gibi bir şey olurdu

Sevgi Soysal

1936-1976

30 Eylül 1936’da İstanbul’da doğan Sevgi (Yenen) Soysal, aslen Selanikli mimar bürokrat bir babayla Alman bir annenin, altı çocuğundan üçüncüsü olarak dünyaya geldi. 1952’de Ankara Kız Lisesi’ni bitiren Sevgi Soysal, Bir süre Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde arkeoloji okur. 1956 yılında şair ve çevirmen Özdemir Nutku ile evlenir, birlikte Almanya’ya giderler. Göttingen Üniversitesi’nde arkeoloji ve tiyatro derslerini izleyen Soysal, 1958’de Türkiye’ye döner ve Ankara’da Alman Kültür Merkezi ve İrtibat Bürosu’nda ve Ankara Radyosu’nda çalışır. Kaleme aldığı öykü ve yazılarını; “Dost”, “Yelken”, “Ataç”, “Yeditepe” ve “Değişim” dergilerinde yayımlayan Soysal, 1961’de Ankara Meydan Sahnesi’nde Haldun Dormen’in yönettiği “Zafer Madalyası” adlı oyunda tek kadın rolünü oynar. İlk öykü kitabı “Tutkulu Perçem”, 1962 yılında yayımlanır. 1965’te “Zafer Madalyası” oyununda tanıştığı Başar Sabuncu ile evlenir. 1968’de teyzesi Rosel’in kişiliğinden yola çıkarak, birbirine bağlı öykülerden oluşan “Tante Rosa”yı yazan Soysal, 1970’te kadın erkek ilişkisi ve evlilik temasını işlediği ilk romanı “Yürümek”le TRT Sanat Ödülleri Yarışması Başarı Ödülü’nü kazanır. “Yürümek”, müstehcenlik gerekçesiyle toplatılır ve Sevgi Soysal, kısa bir tutukluluk yaşar. Anayasa Profesörü Mümtaz Soysal’la, Soysal’ın komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklu bulunduğu Mamak Cezaevi’nde evlenir. Siyasal nedenlerle tekrar tutuklanan Soysal, sekiz ay Yıldırım Bölge’de, iki buçuk ay da sürgüne gönderildiği Adana’da kalır. Cezaevinde yazdığı “Yenişehir’de Bir Öğle Vakti” adlı romanıyla 1974 yılında Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanır. Prof. Dr. Seval Şahin roman hakkında, “‘Yenişehir’de Bir Öğle Vakti’, Ankara’nın birçok kahramanının sesine ve düşüncelerine ev sahipliği yapar. Yenişehir’de bir öğle vaktinde devrilecek kavağın zaman dilimine odaklanan romanda, birçok karakterin o andaki yaşamlarına kamera tutularak anlatıları ve düşünceleri bir araya getirilir. Romanda bu kişilerin yanı sıra Ali, Doğan ve Olcay karakterleri üzerinden başka bir anlatı daha kurulur. Devrimci Ali ile burjuva bir aile yaşamı süren iki kardeş Doğan ve Olcay arasındaki ilişkileri merkeze alan bu anlatıda Ali ve Olcay arasındaki aşk ile iki kardeşin Ali’ye karşı bakış açıları vardır. Sonunda her şey Yenişehir’de kavağın devrildiği anda ve yerde karakterlerin toplanması ve kavağın devrilmesiyle birleşir,” der. Adana’da sürgünde bulunan bir kadının başından geçen olaylar etrafında 12 Mart’ı eleştirdiği romanı “Şafak” 1975’te yayımlanır. “Politika” gazetesinde tefrika edilen cezaevi anıları “Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu” başlığıyla kitaplaştırılır. Yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle 1975 sonbaharında bir göğsü alınır Soysal’ın. Hastalık izlenimlerini ve 12 Mart sonrası değişimi anlatan öykülerini topladığı “Barış Adlı Çocuk” 1976’da yayımlanır. Eylül 1976’da bir ameliyat daha geçirir ve tedavi için eşiyle birlikte Londra’ya gider. Üzerinde çalıştığı son romanı “Hoş Geldin Ölüm”ü tamamlayamadan, 22 Kasım 1976’da İstanbul’da hayatını kaybeder. Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilir. Selim İleri Sevgi Soysal’ın romanından şöyle bahseder: “‘Yenişehir’de Bir Öğle Vakti’; Batılılaşmış, uygarlaşmış, çağdaşlaşmış Ankara’nın, çağdaş başkentimizin romanıdır. Gelgelelim Batılılık, uygarlık, çağdaşlık bu modern başkente olumlu nitelikler eklememiştir pek. Karmakarışıktır ortam. ‘İrfan ordusundan’ bir ilkokul öğretmeni, Hatice Hanım, Tezkan mağazasında ‘etraf kötü’ edebiyatını sayıklayıp durur; ahlak kokuşmuş, insanlar birbirine kazık atar olmuştur; saygı diye bir şey kalmamıştır. Ama Hatice Hanım, Tezkan mağazasından çıkarken kaşık aşı onayı da unutmaz! Hangi ahlak adına konuştuğu pek belli değildir Hatice Hanımların.”